Gün döner, devran döner... 2015 değerlendirmesi
2015 de geçti. Geriye dönüp baktığımda aslında Türkiye olarak kaybettiğimiz bir sene olarak görüyorum. Türkiye için derken siyasi anlamda değil, daha çok girişimcilik ve yatırımlar konusunda kayıp olan bir sene.
Yatırımlar ve exit'ler: Türkiye'nin darboğazı
Bu senenin en önemli olayı Yemeksepeti'nin 589 M USD'ye satışıydı. Hepimiz gurur duyduk ve benzeri hikayelere çok ihtiyacımız var. Exit olmayan yerde yatırım olmuyor. Son büyük exitlerin üstünden yine yılların geçtiğini düşünürsek, Yemeksepeti iyi geldi. İyi geldi de, Türkiye'de son 15 senedeki dijital şirketlerin exitlerini alt alta yazınca (Yemeksepeti. Gittigidiyor, Markafoni, Pozitron vs) toplam exit tutarı 2 milyar USD'yi geçmiyor. Nerede olduğumuzu buradan anlayın. Dünya'da 130+ Unicorn olduğunu düşünürsek, iki Unicorn nereden baksanız tüm Türkiye'nin 15 senelik toplamına bedel. Neden yabancı yatırımcılar 2015te ortada yoktu, anlamışsınızdır. Bir dakika, 2011 ve 2012'de tüm yabancı yatırımcılar Türkiye'ye geliyordu dediğinizi duyuyorum sanki. Onun açıklaması kolay: 2015'te 2 genel seçim, sistem tartışması (Başkanlık), Suriye'deki iç savaş, Mülteciler, Ukrayna'daki durum, PKK ve IŞID terörü, tırmanan kutuplaşma ve düşürülen bir Rus jeti vardı. Yabancı olsanız, böyle bir ateş çemberinde yatırım yapar mıydınız? Muhtemelen yapmazdınız. Beklerdiniz. 2015 ve 2012 arasındaki fark burada. Yabancı yatırımcılar beklemede.
Türkiye'de kayıtlı 500-600 Melek yatırımcı varmış. Varmış diyorum çünkü melek yatırımların %80'nini yapan 20 yatırımcı gibi. Bu sayı doğal olarak 80 milyonluk bir ülke için yetersiz. Ama iyi yoldayız - melek yatırımcılığın ne olduğunu herkes öğrenmiş durumda, önümüzdeki senelerde bu sayıların hızla artacağına eminim. Yabancı yatırımcıların olmadığı bir ülkede yatırım yapan melek yatırımcılar ciddi fırsatlar da yakalayabiliyor.
Abraaj grubunun Hepsiburada'ya yaptığı yatırım ise, 2015'teki yatırımların başını çekiyor. Son derece makul bir değerlemeye Hepsiburada'nın ortağı olan Abraaj, 2015 senesinin dijital sektörün en büyük yatırımını gerçekleştirmiş oldu. Yatırımcılardan bahsederken, Hasan Aslanoba'dan bahsetmemek olmaz. 70'in üzerinde yatırımı olan Aslanoba Ventures, 2015'te yine en aktif yatırımcı oldu. Keşke Hasan bey gibi 10 tane daha yatırımcımız olsa - yani "eski" bir sektörden çıkıp, yatırımlarını dijital sektöre yönlendiren birisi. Kendisi ne kadar başarılı olursa, peşinden o kadar çok sanayicinin onu izleyeceğini umuyorum.
Aslanoba Ventures, 212, Hummingbird, Revo, Earlybird gibi bir avuç Risk Sermayesi şirketimiz var. 500 Startups bu sene Türkiye'ye de geldi. Bu ciddi güzel bir haber. Risk Sermayesi şirketlerinin arasına katılan en yeni şirket Webrazzi Ventures oldu. EBRD, IFC veya bazı kurumsal risk sermayesi şirketleri de var. Ama yine de bize yeterli değil. Türkiye gibi bir ülkenin bunun beş katında sermayeye ihtiyacı var. Bu arada İstanbul Borsasının Özel Pazar'ını anımsatmak istiyorum. Bir sene önce açıldı. Yavaş yavaş kayıtlı yatırımcıların ve girişimlerin sayısı yükseliyor. Özel Pazar içinde olduğumuz darboğazı aşmak için kilit olabilir.
Eine exit konularına geri dönüyorum. Benim toplamda 24 tane melek yatırımım var - 2015te iki tanesinden exit ettim. İkisi de yurtdışında. Portfolyomun yarısı Türk internet şirketleri. Büyük exitleri bir kenara bırakırsak, 2015te acaba bir tane melek yatırımcı ülkemizde yeni bir finansman turu olduğunda, exit etti mi? Mesela yeni bir Risk Sermayesi şirketi şirkete ortak olduğunda? Aslında melek yatırımcı için kurumsal yatırımcılar girince, çıkmak için en iyi zaman. Başarılı giden bir şirkette bu 18-30 ay arasında olabilir. Paranızı x2 veya x5 olarak alıp çıkmak aslında fena bir opsiyon değil. Ama Türkiye'de olmuyor işte. Hatta tam tersi oluyor. Kurumsal yatırımcı girerken, sizden mutlaka içeride kalmanız gerektiğini belirtiyor. Avrupa'da veya özellikle ABD'de kurulu düzen daha çok melek yatırımcının kurumsal işin içine girdiğinde ufak bir indirim karşılığında çıkması. Bizde de olsa, yeni şirketlerin gelişimi için daha iyi olur.
Girişimciler ve Girişimcilik: Türkiye'nin doğal kaynakları
Uzun süredir ilk defa özgün fikirler üzerine kurulu start-up'lar belirmeye başladı. Bir tanesini örnek vermek istiyorum: Scorp. 2015'te geldikleri yer hakikaten çok başarılı -umarım 2016 onların globale açıldığı sene olur. Çok uzun bir süreden sonra ilk defa özgün fikirlerin ortaya çıktığını görüyorum. Bu inanılmaz bir umut veriyor.
Bu sene bir hayli start-up'tan yurtdışına açılmak veya Silicon Valley'e taşınmak gibi konuları dinledim. Bu çok ilginç - genelde Türk girişimcilerinin vizyonuna dahil olmayan bir şeydir yurtdışına açılmak. Örnek olsun diye 2009'dan bir hikaye anlatmak istiyorum. 2008'de Markafoni'yi kurmuştuk ve 2009'da yurtdışına açılmaya karar verdik - ilk Türk eTicaret şirketi olarak. İlk hedefimiz Sydney / Avustralya oldu. O zaman bu açılımı kime anlattıysam, beni deli ilan etmişti. Sonrasında Sydney'de 250 çalışanımız olmuştu ve 2012'de Avustralyadaki operasyonu sattığımızda "Senenin eTicaret exit'i" diye bir ödül de almıştık. Herneyse, o zaman yurtdışına açılmak sektöre ne kadar zor geliyorduysa, bugün ise herkesin gözü yurtdışında. Sadece Türk internet şirketlerini Silicon Valley'e götürecek bir danışmanlık bile çok yararlı olur. 2015 belki global düşünmenin geniş tabanlı yayılmaya başladığı sene oldu.
Girişimcilik konusunda bir sıkıntı çektiğimizi düşünmüyorum. Ülkemizde büyük bir yetenek havuzu var. Girişimcilik Vakfı bünyesindeki çalışmalardan bunu çok net bir şekilde görebiliyorum. 2015 Vakfın ikinci senesi oldu. Geçen sene 40 Fellow kabul etmiştik, bu sene toplam 80 Fellow'umuz var. Yeni açılan kontenjan için (40 yeni ve 10 tane mezun verince toplam 50 yeni Fellow) 30 bin başvuru geldi. Dile kolay, özellikle reklam yapmayan, sadece ağızdan ağıza yaygınlaşan bir vakıf için 30 bin başvuru hakikaten girişimciliğe olan ilginin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ama Girişimcilik Vakfı dışında da üniversitelerdeki ilgi, muhtelif yatırım ağlarına gelen başvurular vs girişimciliğin gençler arasında yükselen bir alan olduğunu gösteriyor. Gittikçe düşünce yapılarımızda değişiyor: Global düşünceler öne çıkmaya başladı. Fikrim acaba çalınır mı korkusu yerini gittikçe uygulamanın başarı kriteri olduğu bir yapıya kendini bırakıyor. Ekosistem dediğimiz, girişimciliği destekleyen yapıların sayısının ciddi bir şekilde arttığını görüyoruz. Devlet üniversitelerinde de girişimcilik okutulmaya başlanıyor. Hızlandırıcılar, inkubasyon merkezleri, üniversitelerde girişimcilik kulüpleri ve Girişim Savaşçısı gibi sıradışı programlar hayatımıza girdi. Doğru yoldayız. Hep diyorum, ülkenin sorunu girişimcilik değil tamamen finansmanla ilgili. Girişimcilik ülkenin kaderini değiştirecek unsurlardan biri. Eğitimden sonra bence en önemli konu. Girişimcilik istihdam demek, girişimcilik özgürlük demek.
Girşimciliğin bir alternatif kariyer olduğunu herkes bilmeli. Ve sonrasında kendi şahsi tercihini yapmalı. Buraya kadar hemfikiriz. Bir girişimci başarılı olduktan sonra doğal olarak rol modeli olmaya başlıyor. Bu çok ama çok önemli bir olay. Özellikle genç insanlar bu başarılı girişimci gibi olmak istiyor. Dünya'nın her yerinde bu döngü böyle. ABD'de Steve Jobs ve Mark Zuckerberg tüm dünya'yı, İsrail'de Yossi Vardi Tel Aviv'i, Almanya'yı Oliver Samwer ve kardeşleri bir şekilde etkiliyor. Şimdi bizim ülkeye bir bakalım. Herkes bugün kendi değerlendirmesini yapsın. İki sene sonra hep beraber bir daha değerlendirelim.
Bir de benim gözümden 2015
Bu sene Markafoni sonrası ilk seneydi. Sene başında odaklanmak istediğim üç konu vardı. Birincisi kendi melek yatırımlarımı geliştirmek. Bunun için founderone.com isimli bir yapı kurdum. Toplam 24 tane yatırım oldu, bunların yarısı Türkiye'de. Aynı zamanda "LP, GP ve investment committee" olduğum bir yapı. En önemli avantajlarından biri hızlı karar verme yeteneğine sahip olmam. İkincisi Undo-Labs adı altında kurduğumuz şirketimiz. İlk ürünü ayakkabı bağcıkları olan bu şirketin odak noktası gündelik hayatta kullanılan ürünlerin yeni bir tasarımla ekolojik duyarlı bir şekilde sunulması. Üretim ve tasarım Türkiye'de olup, satışların yurtdışında olduğu bir yapı. Ayakkabı bağcıkları için sitemiz de açıldı. Ortaklarım ile 2016'da yeni ürünlere ve satış ağlarının genişlemesine odaklanacağız. Üçüncü odak noktası ise tabii ki Girişimcilik Vakfı oldu. Yukarıda yazdığımdan kendimi tekrarlamak istemiyorum. Sadece sponsorlukla hedeflerine ulaşan, özgün bir fikri hayata geçiren, çok değerli profesyonel bir kadro tarafından yönetilen Girişimcilik Vakfı, hayatımdaki en başarılı "start-up"'lardan biri. Aynı şekilde vakıf sayesinde tanıştığım gençler, yani Fellow'larımız, büyük bir mutluluk kaynağı.
2016 benim açımdan çok daha yoğun geçecek gibi duruyor. Ufukta yeni bir heyecan var.
Kendim için 2016'da, yatırımlarımın 30'a yükseleceğini düşünüyorum. Onun dışında 2016'da sigarayı bırakacağım.
***
2015 için aklıma gelen: "Olduğunuz gibi görünün, göründüğünüz gibi olun. Kendinizi kaybetmeyin"