Singin' in the Rain - 2012'nin sonunda Türk eTicaret sektörü hakkında kısa bir görüş
Son iki sene Türk eTicaret sektörü dünyada örneği az görülen bir büyümeden geçti. Yeni şirketler, yeni yatırımcılar, yeni girişimciler, sektöre katılan yeni elemanlarla ve yeni bakış açılarıyla tanıştık. Büyük bir parti şeklinde kutladık. Geleceğe doğru adım atarken, sevincimizde haklıydık. Türk eTicaretinin altyapısı hala çok iyi: Kredi kartı penetrasyonu, lojistik altyapısı, genç nufüs ve tüketimi seven bir toplum... Dünyada örneği hala çok az. Türk eTicaretinin geleceğe yönelik genel değerlendirmesi hala değişmedi. Ama bugün geldiğimiz nokta, benim beklentilerimin altında kaldı. Yavaş ilerledik, belki yeterince ev ödevlerimizi yapmadık, beklenmedik bazı dinamikler olaya karıştı.
1. Dijital Darvinizmin ülkesi Türkiye eTicaret sektörüne herkes girdi. Grup satınalma sektörünü hatırlayalım. İlk Şehirfırsatı acılmıstı, arkasından Grupanya ve Grupfoni. Onları 150'ye yakın şirket izledi. Dünyada örneği çok görülmeyen bir sayı. Marjlar düştü, "pazarın neresinden pay kopartayım" bakış açısı kazandı. Sonunda tüm bir sektörü kaybettik. Ne işletmeler ne de müşteriler memnun kaldı. Açılan şirketlerin büyük bir bölümü kapandı. Pazar hacmi 2011'de 12 M TL olan grup satınalmanın bugünkü pazar hacmi belki 5 M TL. Herkes yeniden sıfıra döndü ve yeniden başladı. Başka bir örnek Özel Alışveriş Kulüpleri: En cıvıl zamanında 17 tane Özel Alışveriş Kulübü vardı. Dünyada örneği olmayan bir sayı. Beş tanesi televizyon reklamıyla çıktı. Bunun da başka biryerde örneği yok. Şimdi ufak siteler kapanıyor veya sessizce ebediyete intikal ediyor. Orta ölçeklileri yatırımcı bulmakta zorlanıyor veya yatırımcısından para alamıyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Neticede Rocket grubu ilk defa bir ülkedeki tüm şirketlerini kapatıp, ülkeden geri çekildi. Sonuç olarak, Türk eTicaretindeki rekabet son 12 ayda en doruk noktasına ulaştı.
2. Yatırım tarafının gelişmediği ülke Tüm yabancı yatırımcılar Türkiye ile tanıştı. Hepsi istekli geldi. Şimdi bilinçli bir şekilde beklemeye çekildiler. Büyük yatırımcıya hitap eden şirket sayısı beklediğimiz kadar çabuk yükselmedi. 2011'de 100 M TL yıllık ciro veya GMV (mal hacmi) sınırını geçen 5 şirket vardı. Bu sene 6 olur. Dünyanın iddaalı eTicaret pazarlarından birine yakışmıyor, değil mi? Bu şirketlerin çoğunluğu zaten yabancı yatırım aldı veya almak üzere. Onlardan sonra gelen şirketler daha çok ufak kalıyor. Bunların ve diğer yeni girişimlerin Türkiye'deki yatırımcılar tarafından desteklenmesi gerek. İnternete odaklanmış bir tane VC şirketi var (212), bir tane de "Melek Yatırımcı Ağı" (Galata). Galata dışında kalan belki iki düzine yatırımcı daha. Bu kadar. Yatırım tarafında yeterince hızlı gelişemedik. Bence sınıfta kaldık. Yabancı yatırımcılar yatırımlarını yaptılar veya yapmak üzereler. Son üç yatırım da açıklandıktan sonra, hepsi izlemeye çekilecek. Önümüzdeki iki sene bu sektörün daha hızlı gelişmesini istiyorsak, yatırım tarafımızı kuvvetlendirmemiz lazım.
3. İşi anlayanlar Bir eTicaret şirketi kurmakla, eTicaret yapılmaz. Bu konuyu bugün çok deşmeyeceğim ama eTicaret şirketlerinin bir bölümünde yöneticiler bu işi çok hafife alıyor. Hepsinin eğitimi ve zeka düzeyi tabii ki çok iyi ama deneyimleri daha zayıf ve bunu geliştirmek için bir çaba sarfetmiyorlar.
Türk eTicaret sektöründe 2013 beklediğimizden veya umduğumuzdan daha sakin ve zor geçebilir. Önümüzdeki zamanı şirketler kendilerini geliştirmek için iyi değerlendirirse, uzun vadeli büyümenin devam edeceği kuşkusuz.
***
Not: 17 Eylül geldi, hoşgeldi :) Okullar açılıyor ve eTicaretin en önemli 3 ayına giriyoruz. Önümüzdeki haftalarda Türk eTicareti hakkında değişik bakış açılarından bir yazı serisi yazmayı düşünüyorum. Bugün kısa bir görüş ile başlangıç yapmak istedim.